SPORTİF PAZARLAMA

 

Transferlerin sikca konusuldugu şu günleri, Roma dönemindeki gladyatör ve dövüşlerine benzetmeden edemiyorum. Bu nedenle zihnimdeki benzetmeyi kaleme alarak sizlerle paylaşmak istedim.

Roma İmparatorluğunun şaşalı dönemlerinde, 650 yılı aşkın bir süre, gladyatör dövüşleri yapılmış, bu gladyatör dövüşlerini izlemek için 60.000 kişilik arenayı, insanlar hınca hınç doldurmuslardir.

Tıpkı Futbol maçlarında da olduğu gibi…

Futbol maclari izlemek için stadyumlara akın etmiyor muyuz? Bu akın Avrupa maçlarında daha yoğun yaşanıyor. Avrupada pazarlama ve bilet operasyonların cok iyi organize edildiğinden dolayı maclarda bilet bulma sıkıntıları sıkça yasanabiliyor ( premier league, laliga ve Hollanda liginde bu durumu sıkca yaşadım.)Türkiye Ligindeki Anadolu takımlarında bu durum ters etkiyle değişiklik gösteriyor yani ilgi daha az durumda.

Fakat super lig’in ilk 5 takımı icin biz taraftarlar, gladyatörleri/futbolcuları izlemek için stadyumları doldurabiliyoruz. Hele takımımızda yeni transferlerde varsa, maçı izleme isteğimiz daha da çok artabiliyor.

Kazanç durumunda ise gladyatörler ile futbolcular arasındaki farklılıklar, amaçları ve oyun sonunda aldıkları ödülleriyle değisebiliyor. Arena dövüşlerinde köle gladyatörler, her hamleleriyle özgürlüklerine yada ölüme daha çok yaklaşıyorlardı. Sağ kalırlarlarsa ve birazcık yakışıklılarsa popülerliklerini arttırarak kadınlar tarafından daha çok ilgi görebilecek hale gelebiliyorlardı. Bu popülerliğin büyüsüne kapılan köle olmayan erkekler ise (Kadın gladyatörlerin dövüşü yasaklandığından, kadınlar katılamıyordu.) gladyatör olmak icin ilgi göstermis ve bu ilgi karşısında kayıtsız kalamayan ticari dusuncelere sahip olan kişilerce gladyatörlük akademileri (Ludus) açılmıştır. Bu akademilerden mezun olan özgür erlekler ise sözleşmeli olarak gladyatörlük yapabiliyordu (Futbolda ki altyapılarımıza oldukca benziyor)Arena dövüslerinde sağ kalan ve yorulan yaşlı gladyatörler, zengin emekliliğe geçiş yapıyorlardı.

Modernize edilmiş dünyamızda, günümüzdeki Futbolcuların ödülleri ise benzerlik taşıyor. Sportif başarı, bireysel marka, şöhret, para ve Roma’da olduğu gibi popülerlik. Hem kadınlar, hem de tüm spor severler tarafından.

Transfer dönemin olduğu şu dönemlerde, futbolcu/gladyatör seçerken, kulüpler nelere dikkat ediyor? Bireysel sportif başarısına, takım uyumuna, takımına/kulübüne kazandıracağı başarıya, bireysel olarak maç biletlerine olan etkisine, kulüp mağazalarında ürün satışlarına olabilecek katkısı gibi birçok kriterlere dikkat ediyoruz, pazarlama açısından da dikkat edilmeli.

Doğru yapılmış bir transfer, pazarlama açısından sizi/kulübünüzü zirveye taşıyabilir. Herkes tarafından bilinen tek gerçek var ki o da, yapılan her transferin takım oyuncularına uygun olması, popülerlikten ziyade, sportif başarısına bakılarak transfer yapılmasıdır. Aksi durumda yanlış yapılan transferler (bir çok örneği olduğu gibi) Kulübün kasasını eksiye düşürüp, yöneticiler arasında anlaşmazlıklara, basında eleştiri oklarına, taraftarın kulübüne küsmesine, diğer ligler arasında ( Avrupa vb.) kan kaybına, başkanın sonraki seçimlerde oy kaybetmesine, maçlarda başarısızlık gibi uzun çileli bir yola neden olabilir.

Bu sebepledir ki, her seyde oldugu gibi bu konuda da işi uzmanına bırakmak lazım.

Sevgilerimle,

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.